MÜNTECEP KESİCİ

Engin Erkiner


Blogu facebook veya bu site [ http://enginerkiner.org ] üzerinden açamazsanız, bazen böyle olabiliyor, adresi kopyalayıp açabilirsiniz. 

Müntecep Kesici Acilciler için özel bir isimdir ama bu özellik bizimle sınırlı değildir. Müntecep Kesici 12 Eylül 1980 sonrasında örgüt içi infazda hayatını kaybeden ilk devrimcilerden birisidir. 

1974-1980 döneminde devrimci hareketin önemli özelliklerinden bir tanesi de sol içi çatışmaydı. Sol içi çatışma derken devrimcilerin birbirini öldürmesini kastediyorum. Çok sayıda yaralıyı hesaba katmıyorum. 

Sol içi infaz iki çeşitti. Devrimci örgütün başka bir devrimci örgütten kişiyi infaz etmesi veya aynı örgüt içinde infaz yapılmasıydı. 

12 Eylül 1980’den kısa süre sonra gerçekleşen ilk infaz Adana’da Ali Çakmaklı’nın öldürülmesidir. Öldürenler Acilciler’dendi. Ali Çakmaklı rakip örgüttendi (HDÖ). Bundan kısa süre sonra HDÖ içinde Nebil Rahuma infaz edilecekti. 

12 Eylül sonrasında infazlar duraklar gibi oldu ama bitmedi. Ek olarak, ülke dışında da sürdü. Müntecep kesici ülke dışında soldaki ilk örgüt içi infazdır. Örgüt çizgisine muhalifti ve hazırlanmış bir provokasyonla katledilecekti. 

Bu cinayeti daha da önemli kılan, yeni kurulmuş Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi (FKBDC)’nin devrimciler arasındaki şiddeti örgütün ilk sayısındaki yayın organında kınamasının hemen ardından gerçekleşmesiydi. 

FKBDC kurulmasının ardından, hem kuruluşunu duyurmak ve hem de önemli konulardaki görüşlerini açıklamak amacıyla az sayfalı bir dergi çıkarmış ve kuruluşunu duyururken de devrimciler arasındaki şiddeti kınamıştı. 

FKBDC sekiz örgütten kurulmuştu: Devrimci Yol, PKK, TKEP, İşçinin Sesi, Acilciler, Devrimci Savaş, TEP ve Kıvılcım. 

Suriye’de kurulduktan kısa süre sonra gerçekleşen bu örgüt içi infaz önce kaza olarak gösterilmeye çalışılır. Bu konuda açıklama yapan bildiriyi hatırlıyorum ve gülünç bile değildi. “Havaya taş attık, taş kuşa çarptı, kaza oldu, kuş öldü” türünden bir açıklamaydı. 

FKBDC bu açıklamaya inanmayacak ve ilgili örgüte ihtar cezası verecekti. 

Müntecep’i çok kısa tanıdım. Antakya’daki dönemini bilmiyorum. Suriye’de kaldığım dört aylık süre içinde (Aralık 1980 sonundan 1981 Nisan sonuna kadar) tanıdım. 

Düşüncesini açıkça söyler ve gerektiğinde sert sözlerle savunurdu. 

Örgütün Cemil Esad ile işbirliği içinde Muharabatlaşmasına (Muhabarat, Suriye gizli servisinin adıdır!) şiddetle karşı çıkıyordu. 

Zafer adlı ne işe yaradığını kimsenin anlayamadığı bir merkez komitesi üyesi kendisini ikna etmekle görevlendirilmişti. “Biz Cemil Esad’ı kullanıyoruz” diye başlıyor ve benzeri gerekçeleri sıralıyordu ama bunlar Müntecep’in fikrini değiştirmiyordu. 

Arap olan ve Arapça bilen bazı arkadaşlar Suriye’de hiçbir başarı şanslarının bulunmadığını nasıl anlamadılar, bilemem. Bir ülkede o ülkenin gizli servisini arkasına almış insanlarla mücadele edemezsiniz. Önüme çıkan ilk fırsatta Suriye’yi terk edecektim. 

Müntecep hazırlanmış bir provokasyonda yaralanır ama “İhvancıdır (Müslüman Kardeşler’dendir), bırakın ölsün” denilerek hastaneye kaldırılması engellenir. Müntecep’i sözüm ona kazayla vuran tipe de hiçbir şey olmaz. Bir ülkenin gizli polisi arkanızdaysa bir şey olmaz herhalde…

Müntecep Kesici’nin Antakya’da 12 Eylül öncesinde eylemleriyle tanındığını duydum ancak bu konuda fazla bilgim bulunmuyor. 

Bunları yazın derim. Yazın ve yayınlayalım…

Başka bilinmeyenler varsa onları da yazın, yayınlayalım…